“Yaratamadığım şeyi anlayamam da.”
Bu sözler, 1964 Albert Einstein Ödülü, 1965 yılında Nobel Fizik Ödülü sahibi Profesör Richard Feynman’a ait. 20. yüzyılın en büyük fizikçilerinden biri olarak kabul edilen Feynman, daha 15 yaşına geldiğinde kendi kendine trigonometri, ileri cebir, sonsuz seriler, analitik geometri, integral ve türev hesaplarını öğrenir.
Babası temel yapıları kullanarak, matematiksel kalıpları öngörmeyi öğretir ona ve onu uzun yürüyüşlere çıkararak doğayı dikkatle izleme yolunu gösterir. “Bir şeyin adını bilmekle bir şeyi bilmek ” arasındaki farkı öğreten de babasıydır. Babasının soyut bilimsel fikirleri hikayelere dönüştürme gibi harika bir hüneri vardır. Bize iletilen bilgiler, bizim anlayışımıza göre tekrar yorumlanıp algılanmalıdır. Feynman’ın da en kuvvetli özelliği, gözlemlediği olguları kendi kafasında tekrar yaratıp basitleştirmesi, bu sayede fizik kuramı haline getirip, herkesin anlayabileceği şekilde insanlara aktarabilmesidir.
” Bir kuşun dünya dillerindeki bütün isimlerini öğrenebilirsiniz, ama neticede o kuş hakkında kesinlikle hiçbir şey öğrenmiş olmazsınız. Öyleyse kuşa bakalım ve ne yaptığını öğrenelim önemli olan budur .” der.
Fenyman diagramlarıyla birlikte kuantum fiziğinde aşılması zor bir buluşu gerçekleştirir. Bulduğu diagramları minübüsünün üzerine çizdirecek kadar ilginçtir. Daha da çılgın olduğu konulardan biri, dünyanın en küçük ülkesini bulmaya çalışmaktır. Sonunda bulur da…
Moğolistan ve Çin sınırları arasında Tuva diye bir ülke keşfeder. O güne kadar adı duyulmamış bir ülke olan Tuva onun sayesinde tanınır ve Tuva müziği dünya müzik listelerine girer.
Atom bombası projesi için ABD hükümeti tarafından göreve çağrıldığında çok isteksizdir. Maddenin enerjiye dönüşmesi sonucu ortaya çıkacak müthiş enerjinin insanlık için bir yıkım olduğunun farkındadır. İtiraz eder, katılmak istemez. Ama bir anlamda zorunludur.
Çağrıldığında 24 yaşındadır. Ve üstlendiği görev çok büyüktür. Manhattan projesinde teorik olarak birçok patlamayı gerçekleştirir. Atom altı parçacıklarla uğraşması da bu projeden sonra ortaya çıkar.
Fotonların yüklü parçacıklarla, özellikle de elektronlarla ve karşı parçacıkları olan pozitronlarla etkileşimi üzerine çalışmalarıyla Nobel Ödülü’ne lâyık görülür.
Süper bilgisayarların gelişmesinde ve süper iletkenlikte yaptığı buluşlar onu ölümsüz kılar.
Challenger uzay mekiği uzaya fırlatıldıktan birkaç dakika sonra havada parçalandığında, Feynman hayati önemdeki contanın buz etkisiyle nasıl olup da kırıldığını anlatır.
Feynman, atomaltı dünyasındaki olaylarda küçük uzay- zaman haritalarının, parçacıklar etkileşime girdiğinde ne olduğunun gösterilmesi ve kataloglanması için elverişli bir yol olduğunun farkına varmıştır.
Zekâsını her yönde kullanabilme yeteneğine sahiptir. Tüm tuhaflıklar onun için yaşamın bir parçasıdır.
” İki kez ölmek istemem. Ölmek çok sıkıcı !” sözleri 1988 yılında ölmeden önceki son sözleridir.
Aşkın ve sanatın atı istediği gibi koşar; kimse vuramaz gem
Kimi zaman fırtına olur kimi zaman da meltem…
BeğenBeğen