NİETZSCHE VE İNSANLIĞIN TEMEL SINAVI

Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür. At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür. Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler bilincini yitirir ve bayılır. Bayılmadan önce ata "Anne, senden özür dilerim" veya "Anne, ben bir aptalım" … Okumaya devam et NİETZSCHE VE İNSANLIĞIN TEMEL SINAVI

Mendil

Mendil alır mısın abi?” dedi, kirli ama güzel yüzüyle. ”Yok” dedim, ”Sağ ol, sağ ol, benim var” ”Olsun sonra kullanırsın” dedi titrek sesiyle. ”Peki” dedim, ”Ver bir tane” Uzattım parayı, sevindi. ”Mendil kalsın” dedim, gücendi. ”Olmaz öyle şey, ben dilenci değilim” ”Peki” dedim, ”Peki, kızma” Aldım mendili elinden sordum: ”Adın ne senin?” ”Murat” dedi, ”Murat … Okumaya devam et Mendil

Ölüm bir illüzyon mu ?

Bilim dünyasında yeni bir tartışmanın fitili ateşlendi. Bir bilim insanı tarafından ölümün gerçek olmadığı, bilincimiz tarafından üretilen bir illüzyon olduğu ortaya kondu. Bu teoriye göre beden öldüğünde yaşam sona ermiyor, sonsuza dek devam ediyor. Wake Forest Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim adamı Robert Lanza “Biyocentrism” adlı kitabında ölümün bilincimiz tarafından üretilen bir illüzyon olduğunu söylüyor. Dr. Lanza, dünyanın … Okumaya devam et Ölüm bir illüzyon mu ?

Kafalar ve Bakış açıları

Savaşta bacağından kötü yaralanan bir asker can havli ile bir arkadaşından yardım istedi. Savaş tanrısı Mars'ın cesaretli bir oğlu olan arkadaşı yaralı askeri hemen tereddütsüz sırtına aldı ve yağan şarapnel parçaları ve mermiler altında cephenin gerisine doğru taşımaya başladı. O an, bir top mermisi taşınan yaralının kafasını koparıverdi. Ama taşıyan asker bu durumun farkında olmamıştı. … Okumaya devam et Kafalar ve Bakış açıları

Bu da geçer ya Hu

BU DA GEÇER YA HÛ Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha … Okumaya devam et Bu da geçer ya Hu

Afrika’da çocuk oyunları

AFRİKA’DA ÇOCUK OYUNLARI Acaba gerçekten de çocuk her yerde çocuk mudur? Çocukluğunu çocukça yaşayabilir mi? Afrikalı bir çocuk ile Anadolulu bir çocuğun oyunları birbirlerine ne kadar benzer? Hangi ırktan, hangi kültürden olursa olsun sempatik davranışlarıyla bir çocuğun, dikkatini çekemeyeceği kişi yoktur. Gülerken, ağlarken, kızarken, oynarken, şaka yaparken her çocuk aynı hareketleri sergiler. Büyüdükçe onları farklılaştıran … Okumaya devam et Afrika’da çocuk oyunları

Her gün yeni bir bilgi

SAHİ BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? Sizler için biraz araştırma yaptım, neleri biliyoruz ya da bilemiyoruz, ilginç bilgilere rastladım ve sizlerle paylaşmak istedim. Bal bozulmaz; o nedenle 3 bin yıllık bir balı bile yemiş olabilirsiniz! 1 milyon 200 bin sivri sinek ayrı ayrı insanı soktuğunda ortalama bir insanın kanını tamamen tüketebilir. Piramitlerin inşa edildiği günler mamutlar hala … Okumaya devam et Her gün yeni bir bilgi

Kot’un hikayesi

Kot’un Hikayesi 20 Mayıs 1873’te patenti alınan blucin önce işçi ve yoksul kesimin pantolonuyken bundan sonraki yıllarda toplumun tüm kesimine yayılır. Özellikle Vahşi Batı’nın kovboyları sayesinde blucinler tüm ABD’ye sıçrayarak tüm ülkede emekçi kesimin bir simgesi haline gelir. Aslen blucin pantolonlar Alman göçmeni olan Levi Strauss ile terzi Jacob Davis’in ortak çalışmasının bir ürünü Levi Strauss’un Fransa’dan gelen … Okumaya devam et Kot’un hikayesi

Tabiplerin Piri

Tabiplerin Piri” İbn-i Sînâ İslâm bilim ve teknoloji dünyasının en meşhur simalarından biri olan İbn-i Sînâ gerek Doğu gerekse Batı kaynaklarında “Tabiplerin Üstadı” olarak anılmaktadır. İşte bu meşhur âlimin fazla bilinmeyen hayatından gerçekler… İbn-i Sînâ, çalışmalarıyla Hipokrat ve Galen’in şöhretini gölgede bırakarak hastalıkların teşhis ve tedavisinde pek çok yeni keşfi ve uygulamayı ilk defa ele … Okumaya devam et Tabiplerin Piri

Yetim bir çobanın öyküsü…

Hikaye 1936 yılında Denizli Acıyapam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor. Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan çobanlık yapan bir çocukla karşılaşırlar. Çobanı davet edip çay ikram ediyorlar ve ismini soruyorlar. Çoban çocuk isminin Hüseyin olduğunu söylüyor. Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını istiyorlar. O tarihlerde okuyanların sayıları o kadar az ki diplomalarını valiler imzalıyorlar. Hüseyin … Okumaya devam et Yetim bir çobanın öyküsü…