“Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım.
O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi… derin denizlerin işi.
Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor.
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar..
Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için…
Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için…
Bazen, ağlamak gerekir açılmak için…
Bazen, anmak gerekir anılmak için…
Bazen de susmak gerekir duymak için.”
Şems-İ Tebrizi