Bugün Antalya il sınırları içinde bulunan ve Anadolu’da eski çağın merkezlerinden biri olan Pamphylia bölgesindeki Perge kentinde, M.Ö 262 yılında dünyaya gelen Apollonios, konikler hakkındaki çalışmalarıyla analitik geometrinin gelişmesini sağlamış ve tarihte haklı bir ün kazanmış matematikçidir.
Çağındaki tüm bilginler gibi Iskenderiye’ye gitmiş, Oklid’den sonra gelen matemetatikçilerden dersler alarak kendisini geliştirmiştir. İskenderiye’den sonra donemin en büyük kütüphanesi olan Bergama’ya geçmiştir. Burada bir süre çalışmış, dersler vermiş fakat en önemli işi belki de insanlık tarihini etkileyecek ” Konikler” adlı ünlü yapıtını yazmak olmuştur. Içerisinde 487 teorem barındıran ve sekiz ciltten oluşan ve Yunanca olan bu eser ilk dört cildi özgün dilinde, üç cildi Arap matematikçi Sabit bin Kurra’nın çevirisiyle Arapça olarak günümüze kadar gelebilmiş, son cildi ise kayıptır. Arapça’ya tercüme edilmiş el yazmaları şu an İstanbul’daki Süleymaniye kütüphanesinde bulunmaktadır.
Çağında ” Büyük Geometrici ” olarak bilinen Apollonios, eserin ilk dört cildinde, kendisinden önceki matematikçilerin derlemesini yapmış, diğer dört ciltte kendi çalışmalarını yazmıştır.
” Konikler” adlı eserinde Apollonios ” Konikler, koni ile bir düzlemin kesişmesi sonucu ortaya çıkan düzlemsel eğrilerdir, ” şeklinde bugün de geçerli tanımı yapmıştır. Konikleri ilk kez, elips, parabol ve hiperbol olarak adlandıran kişidir. Kitabında günümüz matematiğinde kullanılan bir sisteme benzer, önemli noktaları harflerle simgeleyen bir sistem kullanması da onun çağdaşlarından ne derece ileri olduğunu göstermektedir.
Geometri problemlerinin en uğraştırıcılarından biri olan, üç daireye teğet olma koşulunu yerine getirecek bir dairenin çizimi ” Apollonios Problemi” olarak bilinir. Problemin genel çözümü ise çok sonraları Gauss tarafından gerçekleştirilmiştir. Sekiz ciltlik Konikler eserinden başka pek çok eser yazmış olan Apollonios’un ne yazık ki bu eserlerinin hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. ” Yakan Aynalar Üzerine” isimli eserinde, güneş ışınlarının tek bir noktaya yansıyacağı tezini çürütmüş ve ışık huzmesinin eksenine paralel olarak yansıttığını yazmıştır. Bu fikir günümüzde kullanılan parabolik aynaların yani otomobil farları veya fener gibi aletlerin keşfinin önünü açmıştır. Ayrıca Arşimet’in Pi sayısı konusundaki hesaplamarından çok daha uygun bir hesap yöntemi bulması, büyük sayıları çarpmak veya belirtmek için kullanılan tetratlar sistemini geliştirmesi konularında da çalışmalar yapmıştır.
Yaşadığı çağda büyük geometrici olarak bilinse de değeri yeterince anlaşılamamış ve bir süre sonra ününü kaybetmiştir. MÖ 190 yılında İskenderiye’de vefat eden Apollonios’un değeri ancak kendisinden bin sekiz yüz yıl sonra Rönesans Çağı’nda anlaşılmıştır. Çalışmaları Kepler’e ilham vermiş, ” Bütün gezegenler odaklarından birinde Güneş’in bulunduğu elips biçiminde yörüngeler halinde hareket ederler,” ifadesiyle ” Kepler Yasası” adıyla bilinen yasayı oluşturmuştur. Apollonios’un çalısmaları gerekli alt yapıyı oluşturmasaydı, belki de Kopernik, Kepler, Galile keşiflerini gerçekleştiremeyecek hatta Newton yerçekimi yasasını hiç bulamayacaktı.
Apollonios’un eseri o kadar muhteşemdi ki XVII. yüzyıla kadar yaklaşık iki bin yıl boyunca okunarak yeryüzünün en uzun okunan kitabı olmuştur. Bilime olan büyük katkılarını unutmayan IAU ( İnternational Astronomical Union ) Apollonios’un adını Ay üzerindeki kraterlerden birine vererek ölümsüzleştirmiştir.
Kitabü’l Esrar fi Anatolia