Küçük bir çocuğun hayallerini süslerdi bayramlar…Bayram öncesi alışverişe gidilir, yeni bayramlıklar alınır ve alınan giysiler bayram sabahına kadar yataklarımızın başucunda giyilmeden saklanırdı.
Bayram sabahı ise erkenden kalkılır, özenle hazırlandıktan sonra büyüklerimizin elleri öpülür ve vereceği harçlıklar merakla beklenirdi. Ne büyük mutluluktu bizler için bayramlar…
İlk gün ailenin en büyüğünde toplanırdık. Anneannemin özenle pişirdiği lezzetli yemeklerini yerken, sohbetler edilir ve o tadına doyulmaz sohbetleri büyük bir ilgiyle dinlerdim.
Senelerce bayramlar bu şekilde sürdü. Daha sonra bizler büyüdük. Ağırlaşan çalışma şartları ve günlük hayatın stresleri bayramlarımıza da yansıdı. Çocukluğumuzda yaşadığımız o heyecanlar ve mutluluklar yerini, bayramda yapacağımız yeni tatil planlarına bıraktı. Alınan yeni giysiler ise yaşamımızın rutini olarak sıradanlaştı.
Bir gün geldi önce çok sevdiğim anneannemi ve arkasından da dedemi kaybettim. Bayramın ilk günü bizi güleryüzü, sevgisi ve lezzetli yemekleriyle ağırlayan o güzel insanlar artık yoktu. Bayramlarda aramızdan ayrılan sevdiklerimizin burukluğu ve özlemi vardı, bizimle birlikte olan sevdiklerimize kavuşmanın sevinci ve neşesi…
Ünlü yazar ve şair Joseph Addison’un söylediği gibi,
” mutluluğun üç altın kuralı;
yapacak bir şey, sevecek bir şey
ve umut edecek bir şey olması” ymış.
Bu nedenle bayramlarda sevdiklerimizle birlikte; yapacak, sevecek ve umut edecek çok şey varken mutluluğun üç altın kuralının tadına varalım.
Bayram coşkusunu yürekten yaşayalım.
Çok teşekkür ederim
BeğenBeğen