Gelecek hafta Ankara Numune Hastanesi kapatılacak ve Ankara Şehir Hastanesine entegre edilecektir. Sizlerle Türk Tıp Tarihinde az çok yer edinmiş olan hastanemizin kısa bir tarihçesini paylaşmak istedim.
Deniz Belen
Ankara Numune Hastanesi
Namazgah Tepesi’nde Gureba Hastanesi olarak Sultan II. Abdülhamit döneminde 1881 yılında hizmete girmiştir.
İstiklal Harbinde Cebeci’deki küçük bir revir istisna bırakılacak olursa Ankara’nın tek hastanesidir ve Merkez Mülkiye Hastanesi olarak da bilinir. Cephede yaralanan askerlerimiz için Anadolu’da hizmet veren en önemli hastanedir. Tüm ağır yaralılarımız burada tedavi edilmişlerdir.
Cumhuriyet’in ilanından kısa bir süre sonra Atatürk’ün önerisi ile bir yasa çıkarılarak 1924 yılında Ankara Numune Hastanesi adını alır.
Halen hizmet veren ana binanın (B-Blok) mimarı Viyana kökenli Robert Oerley’dir (1876-1945). Oerley 1927’de Ankara İmar Müdürlüğüne baş danışman olarak atanmıştır. Ankara Numune Hastanesini 1928-1933 yılları arasında inşa etmiştir. Binanın müteahhiti Vehbi Koç’tur ve devletten aldığı ilk ihale budur.
Oerley ayrıca Theodor Jost ile Hıfzısıhha binasını da inşa eden mimardır ve Ulus Hali ile ilk Kızılay Genel Müdürlüğü binası da onun eserleridir.
Ankara Numune Hastanesi yapıldğı yılda Türkiye’nin en büyük hastanesi olmuştur.
Hastanenin planı Almanya’nın Mannheim kentinde bulunan Theresien Krankenhaus binasından esinlenilmiştir, orijinal plana yakın inşa edilmiştir.
Hastanede kuruluşundan itibaren Türk ve Alman kökenli çok sayıda hekim çalışmış ve ülkemiz tıbbına, bilimsel ilerlemesine önemli katkılar sağlamıştır. Bu hekimlerden bazılarının isimleri şöyledir;
Ernst Magnus-Alsleben (Dahiliye)
Max Meyer (KBB)
Albert Eckstein (Pediatri)
Eduard Melchior (Cerrahi)
Alfred Marchionini (Dermatoloji)
Şükrü Sarıbaş (Nöroloji)
Bu tanınmış ekip Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinin 1946 yılındaki kuruluşuna da katılmıştır.
Prof. Dr. Eckstein efsane bir hocadır. Modern Türk pediatrisinin kurucularından sayılabilir. İhsan Doğramacı yanında eğitim almıştır. Bugün dahi onun saha çalışmaları referans olarak kullanılmaktadır. Bütün Anadolu’yu yorulmak bilmeden dolaşıp zamanın tüm bulaşıcı ve diğer çocukluk çağı hastalıklarının epidemiyolojisini ortaya çıkarmış ve tedavileri, önlenmeleri için gerekli tedbirleri aldırmıştır. Yahudi kökenli olmasına rağmen Viyana’da çalışan bir dışişleri mensubumuzun terminal dönem rahatsızlığı bulunan çocuğu için (Viyana’ya ulaştığında Avusturya’lı hekimler çocuğun ölmüş olduğunu ve boşuna geldiğini söylemelerine rağmen çocuğu görmekte ısrar etmiştir) yaşamını tehlikeye atarak o dönem Nazi işgalinde olan Avusturya’ya hükümetimiz korumasında girmiş, çocuğu tedavi edip geri dönmüştür. Savaş sonrası Ankara’dan ayrılırken Ankara halkı inanılmaz bir kalabalıkla onu gardan yolcu etmiş, uğurlarken getirdikleri hediyeler vagonlara sığmamıştır. Hakkında, Ankara Ünivetsitesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalında çalışan Prof. Dr. Alp Can’ın yayınladığı değerli bir kitap vardır.
O dönemde Ankara’da beyin cerrahı olmadığından beyin ameliyatlarını Melchior, Türk Nöroşirürji Derneğinin önceki başkanı sayın Prof. Dr. Şükrü Çağlar’ın da büyükbabası olan Prof. Dr. Şükrü Sarıbaş’ın lezyonların anatomik lokalizasyonlarını tarif etmesi üzerine gerçekleştirmiştir.
Türk tıp tarihinde önemli bir yeri olan, günümüze kadar çok sayıda nitelikli uzman hekim yetiştiren, eğitim yuvası, sağlık hizmetinde en önde yer almış, Türk Tıbbının aydınlık yüzü Numune Hastanesini tarihe emanet ederken gelecek nesillerin unutmaması dileğiyle esenlikle kalın.
Referans Kitaplar:
Boğaziçine Sığınanlar, Fritz Neumark
Albert Eckstein’la Anadolu’da 15 Yıl, Nejat Akar-Alp Can