29 Ekim 1923 günü Türkiye’de yeni bir sayfa açılmış ve Anayasa’nın ilk maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, ” Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir.” şeklinde değiştirilmiştir. ” Yaşasın Cumhuriyet ” sesleri arasında yapılan değişikliğin ardından milletvekilleri ittifakla, Mustafa Kemal’i Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.
Yeni Türkiye Devleti’nde Cumhuriyetin ilân edilmesi ve arkasından gerçekleştirilen Atatürk devrimlerinin getirdiği yenilik ve değişiklikler, sadece mili sınırlarımız içerisinde kalmamış, değerleri ile tüm dünyada büyük etkiler yaratmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, milletin egemenliği ilkesi ile yeni bir başlangıçtır. Halk, ümmet olmaktan çıkmış, eşit haklara sahip vatandaşlardan oluşan bir topluluk şeklinde millet olmuştur. Egemenlik hakkını tanrıdan alan padişahlık sona ermiş, hilafet kaldırılmıştır. Devlet ve eğitim lâikleşmiş, her alanda yeni ve büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir.
Milli Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve gerçekleştirilen devrimler, Batı Dünyasında büyük hayranlık uyandırmıştır. Georges Duhammel, Türkiye Cumhuriyeti ve onun eserleri için şöyle diyor:
” Türk Devrimi, İngiliz, Fransız ve Rus Devrimlerinden başkadır. Diğer devrimlerin hiçbiri örneğin dil ve yazı gibi konulara el atmamış, ulusların bilim felsefesini ve düşünce metotlarını değiştirmemiştir. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti ve Devrimleri Türk Milleti’nin alın yazısını değiştirmiştir.”
Türkiye Cumhuriyeti, geniş kapsamlı olarak sosyal bünyede esaslı ve kökten değişiklikler meydana getirmiş ve Doğu âleminden kader değiştirircesine, Batı uygarlığına yönelmenin dönüm noktası olmuştur.
O kadar ki yeni Türkiye Devleti Lozan görüşmelerinin ilk devresinde, Milletler Cemiyeti’ne davet edildiği halde, dışta barış ve istikrar, içte ise önemli devrimlerini gerçekleştirmiş bir huzur ülkesi olarak kendini dünyaya kabul ettirdikten sonra girmeyi tercih etmiştir. Nihayet katılma isteğini belirtmesi üzerine 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti’ne kabul edilmiştir.
Ayrıca Mustafa Kemal’in öncülüğünde başarılan Kurtuluş Savaşı ve kurulan Cumhuriyet ise batılı olmayan topluluklara yeni bir yol açmıştır. Özellikle Üçüncü Dünya Ülkelerinde, bağımsızlık ve kalkınma isteği, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra belirmiş, onlara izleyecekleri yolu gösteren çok önemli bir tarihi başlangıç ve örnek olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 95. yıldönümünü anlamının bilinç ve farkındalığıyla, onu koruma azim ve heyecanıyla kutluyoruz.
365 Gün Atatürk Takvimi ve Bütün Dünya Dergisi’nden Düzenlenmiştir.