Her yıl Ekim ayının ikinci cumartesi günü Dünya Palyatif Bakım Günü olarak kutlanmaktadır. Palyatif bakım, yaşamı tehdit eden hastalıklarda ortaya çıkan ağrı ve diğer problemlerin erken tanınması, değerlendirilmesi ile hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini arttırmayı hedefleyen bir destek tedavi yöntemidir. Bu tedavi ile hastanın fiziksel, sosyal, dinsel ve varoluş gereksinimleri kapsamlı olarak yönetilir. Kişisel, kültürel ve dinsel değerlere, inanç ve alışkanlıklara duyarlı kalırken acı çekmeyi dindirme, semptomları kontrol etme, işlevsel kapasiteyi iyileştirme yoluyla olabilecek en iyi yaşam kalitesi sağlanmaya çalışılır. Bu destek tedavi çok önemlidir ve eğitim almış profesyoneller tarafından verilir.
Bu tedavinin amacı başka bir deyişle yaşama günler katmanın mümkün olmadığı durumlarda, günlere yaşam katmaktır.
İnsanlar yaşamlarının sonunda dayanılmaz ağrılar çekmek zorundalar mı ?
Yalnızlık, artık anlamını yitirmiş araç- gereçler ve tıbbi uygulamalar, yaşamın son evresine damgasını vurmak zorunda mı?
Hayır, ölüm bambaşka olabilir,
İnsanca ve onurlu…
Bu sözler İngiliz doktor Cicely Saunders’a ait. Saunders kendi sağlık sorunları nedeniyle derinlemesine olarak sağlık hizmetlerinin sosyal çalışması boyutuyla ilgilenmiş ve bu çizgide kariyer sahibi olmuş, ölüm sürecine yavaş yavaş girmiş hastaların korkularına destek olmanın ve palyatif bakımlarıyla konforlarını sağlamanın ne kadar önemli olduğuna yakından tanık olmuş bir hekim. Saunders, hastalıktan çok hasta üzerine yoğunlaşmayı savunur, psikolojik, manevi ve bedensel boyutlar içeren “total pain” (total ağrı) anlayışını ortaya koyar. Çalışmalarına İsviçreli psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross’un kitabı “On Death and Dying” (Ölüm ve Ölmek Üzerine) kitabı büyük destek olmuştur.
Ayrıca “siz siz olduğunuz için önemlisiniz. Siz, yaşamınızın son anına kadar önemlisiniz. Size, sadece huzur içinde ölebilmeniz için değil, sona dek yaşayabilmeniz için elimizden geleni yapacağız.” sözleriyle insan yaşamının son ana kadar değerini vurgular.
Hepimize bahşedilen bir yaşam süresi vardır ve bu yaşam tek kullanımlıktır. Bize düşen ise bu süreyi en güzel şekliyle yaşayıp, tamamlayabilmek…
Hikâye anlamlıdır :
Trafik işaretlerine uymadığı için kaza yapan bir sürücü, yargıç karşısına çıkarılır. Yargıç, sürücüye yargılanma nedenini açıklarken sanığa da kendini savunması için söz verir.
“ Kırmızı ışıkta geçtiğin için kaza yapmışsın” der. Bu konuda ne diyeceksin?
Bu suçlamayı kendine yakıştıramayan sanık,
“ Beni trafik kurallarını çiğnemekle nasıl suçlarsınız?” diyerek kendini savunmak ister. “Bu konuda bildiklerimi yazmaya kalksam iki cilt kitap olur.”
Yargıç, sanığı sonuna değin sakin bir biçimde dinledikten sonra
“ Bildikleriniz iki cilt kitabı doldurabilir…” der. “ Ancak yaptığınız trafik kazasında yaralanan insanların sayısı bir hastaneyi dolduracak denli çok…”
Saunders’in dediği gibi, ölüm bambaşka olabilir, insanca ve onurlu…Tıpkı yaşamın olduğu gibi…Kimseye zarar vermeden, sevgisiyle, desteğiyle, emeğiyle, yüreğiyle, duygusuyla, güzel paylaşımlarıyla…
Palyatif bakım hizmetlerine yüreğiyle, emeğiyle, sevgisiyle gönülden destek veren arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler…
Hepimizin Dünya Palyatif Bakım Günümüz kutlu olsun…
Reblogged this on tabletkitabesi.
BeğenLiked by 1 kişi