” Sonucun ne olduğunu bildiğiniz anda kayboldunuz demektir. ” bu sözler ünlü İspanyol ressam Juan Gris’e ait.
Güneşe patent alabilir misiniz ? sözlerini söyleyen ve çocuk felci aşısını bulan Dr. Jonas Salk’a karşı, aşıda farklı bir yöntem ve daha kolay bir uygulamayı geliştiren Dr. Albert Sabin. Dr. Albert Sabin, bize sonuçlara odaklanmamamızı gösteren en iyi örneklerden biri…
Dr. Jonas Salk, çocuk felci aşısını bulurken, canlı ve zayıflatılmış virüslerin tehlikeli olabileceğini düşünmüş ve pek çok biliminsanının aksine, virüslerin formaldehitle öldürüldüğü, ölü bir virüs aşısı üzerinde çalışmıştır. Salk, bulduğu aşıyı ilkönce eşi ve 3 çocuğu üzerinde denemiş, klinik deneylerden bir yıl sonra ise, aşılanan gruptaki çocuk felci oranı, aşılanmayan gruba göre %90 oranında
azalmıştır. Dr. Jonas Salk ise kısa zamanda kahraman ilan edilerek tarihe geçmiştir.
Dr. Jonas Salk kahraman ilân edilirken çocuk felci aşısıyla uğraşan bir biliminsanı daha vardır. Dr. Albert Sabin. Sabin, Salk’ın başarısını takdir etmesine karşı, zayıflatılmış bir aşının ölü virüs aşısından daha uzun süre ve daha etkili olacağına inanmaktadır. Canlı virüs kullanılması halinde, aşılanan çocukların zayıflatılmış virüsleri çevreye yayacağı ve aşılanmamış olsalar bile başka kişilerle temasa geçerek hastalık yapan vahşi virüse karşı bağışıklık kazanılacağını düşünmektedir. Ayrıca aşının enjeksiyonla verilmesindense ağızdan damlatılarak alınmasının uygulama kolaylığı yaratacağı görüşündedir. Sabin de kendi bulduğu aşıyı ilkönce eşi ve iki kızı üzerinde dener. Gönüllülerden oluşan grup ise zaten güvenliği kanıtlanmış olan Salk’ın aşısının uygulanmaya başlaması nedeniyle yetersiz kalır. Sabin lojistik olarak maddi ve manevi destek bulmakta zorlanır.
Bu sırada Sovyetler Birliği’nde ciddi bir salgın başlar. Stalin yönetimi sırasında otoriteler bu ciddi salgın sorununu görmezden gelir. Ancak Stalin’in ölümüyle birlikte başa geçen liderler, daha önceden görmezden gelinen bu riskin büyüklüğünü fark ederler ve Sovyetler’den ABD’ye gelen biliminsanları Salk ve Sabin ile görüşürler. İki ülke de çocuk felci tehditinin aralarındaki soğuk savaş tehditinden çok daha ciddi olduğunun farkındadır.
Salk ve Sabin yapılan görüşmenin ardından ülkeye davet edilir. Ancak Salk, zaten sol eğilimi nedeniyle ABD’de mercek altında tutulduğundan Sovyetler Birliği’ne gitmeye çekinir. Sabin için ise bulunmaz bir fırsattır bu fırsat. Hem Sabin’in önerdiği şekliyle aşının ağız yoluyla alınması uygulama kolaylığı yaratması ve deneyimli personele gerek duyulmadan yapılabilmesi nedeniyle avantaj da sağlamaktadır. Ağızdan alınan bu pembe renkli aşı tüm okullarda, hastanelerde, hatta bu aşı için kurulmuş merkezlerde 20 yaşın altındaki herkese uygulanır. Uygulamadan bir yıl sonra da Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) aşılama girişiminin başarılı olduğunu duyurur. Sabin’in aşıda kullandığı viral suşları, WHO aşılama programına bağışlamasıyla da çocuk felci aşısı dünyanın en kuş uçmaz kervan geçmez yerlerine bile yayılır.
Bugün WHO tarafından başlatılan Global Polio Eradikasyon Programı dünya devletleri, Rotary, ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, Bill Gates’in kurduğu Bill ve Melinda Gates Vakfı ortaklığında yürütülen çalışma ile desteklenmekte ve dünyadaki çocuk felci vakaları %99 oranında azaltılmış durumda.
Ancak bu başarılı aşılama kampanyasına rağmen çocuk felcinin yeniden hortlama riski var mı ? Var.
Aşılama kampanyalarındaki çeşitli aksamalar ve aşı karşıtı grupların yaptığı söylemler çocuk felci hastalığının geriye dönüş riskini arttırmakta .
Bugün ülkemiz çocuk felci salgınının yeniden görülme ihtimali en yüksek olan ülkelerinden biri. Ancak şanslıyız ülkemizde canla başla görevlerini aksatmadan etkin bir çalışma yapan sağlık görevlilerimiz bulunmakta ve polio aşısı da Sağlık Bakanlığı Aşı Takvimi’ne girmiş durumda …
Tüm bu uygulamalarla çocuk felcinin önüne geçmek ve binlerce çocuğun sakatlanmasını önlemek elimizde…
Bunun için yapılması gereken şey çok basit. Çocuklarımızı aşılatmak…