Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak içeri çekti.
Delirdin mi? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş . Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Artık onun için yapacak hiçbir şey yok. Boşuna kendi hayatını da tehlikeye atma sakın !
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini cepheden dışarı attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşını kurtaramamıştı. Siperde kalan arkadaşı :
Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
Değdi, dedi gözleri dolarak asker.
Nasıl değdi ? Bu adam ölmüş, görmüyor musun?
Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için. Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı :
Geleceğini biliyordum. Geleceğini biliyordum.
Alıntıdır