Müzik cevabının kalıcılığı. Melek Alev derledi.

Müzik Cevabının Kalıcılığı

Sihirli sözcüklerden biridir ” EĞER”.

Neden mi? Düşünmeye yöneltir bizleri…

Sihrinin gücü ise bireylerde gizlidir. Birey olmak demek, kendine özgü nitelikleri yitirmeden var olabilmek demektir.

Eğer sanat olmasaydı…

Eğer müzik olmasaydı…

Ne olurdu, bir düşünelim.

Bazen dinlediğimiz bir müzik neden tüylerimizi diken diken eder?

Müziği neden severiz ve dinleriz ?

Müzik belki de hayatta kalabilmemiz için kendimizi daha iyi anladığımız ve keşfettiğimiz bir yoldur. Sanat özellikle de müzik belli duygularımızı açığa çıkarır, detayı verir ve duygularımızı ifade etmek için kullandığımız en zendin dildir.

Konuştuğumuzda sesimiz moleküler enerji oluşturur, bu enerji kişinin kulak zarına ulaşır, bu örnekler beyinde tercüme edilir ve hepimizin duyabildiği zengin ve çok boyutlu ses dünyasına dönüşür.

Sesin saniyedeki titreşim sayısına frekans denir. Sesi frekans türünden araştırdığımızda onunla oyunlar oynayabiliriz. Beyaz ışık bir prizmanın içinden geçirildiğinde karşı taraftan bir renk tayfı olarak çıktığı gözlenir. Her bir rengin de sese dönüşebilen kendine has bir frekansı bulunmaktadır ve bu nedenle renkleri de frekanslarına dönüştürerek bir müzik elde edebiliriz. Eski Yunanlılar ayrıca ses frekanslarını matematiksel olarak da analiz edebilmişlerdir.

Tarih boyunca müziğin varlığımız ve mutluluğumuzla çok yakından ilişkili olduğu, müzik olmasa kendimizden çok şey kaybedebileceğimiz anlaşılmıştır.

Bizler nabız ve ritimle yönetilmekte, kontrol edilmekte ve bunlardan etkilenmekteyiz. Nabız değışiklikleri bizim için çok önemlidir ve duygularımızı yansıtır. Opus 50, No: 2’de Beethowen fetal kalp atışına benzer bir vuru kullanmış . Aynı zamanda buna bir bir soluk alma melodisi de eklenmiş. Bu nabız değişiklikleri kısmen cevap verme şeklimizi de yansıtmaktadır ve müzik dilini oluşturan şey işte budur. Nefes almamızın, yürümemizin, hareketlerimizin hepsi ritmik olarak planlanmıştır ve hareket ile duyular arasındaki bağlar rastlantısal değildir. Hareketlerimiz yoluyla duygulanırız ve duygu değişikliklerimiz hareketlerimizi değiştirir.

Hepimiz müziksel cevap verecek şekilde tasarlanmışızdır.

Alzheimer hastalarının kendilerine en yakın kişileri tanımaması ve sonunda kim olduğunu ve nerede olduğunu bilmemesine rağmen müzik cevaplarının kaybolmadığı izlenmiştir.

Bir zamanlar oldukça demanslı ve konuşamaz hale gelmiş bir bayan vardı. Eskiden piyano hocasıydı ve hala piyanonun bulunduğu bir odada biri şarkı söylemeye başladığında hemen piyanoya yürür ve mükemmel bir şekilde çalardı . Adeta sağlıklı gülen ve mutlu bir insana dönüşürdü . Ancak ne yazık ki müzik biter bitmez yine eski insan geri dönerdi.

Eğer herhangi bir nedenle bir insan olarak bütünlüğümüzü kaybedersek, müzik bize tekrar bir bütün olma şansı verir. Biliyoruz ki insan bunu yapabilecek derecede yeteneklidir. Sıradan bir hayatı ve tutkuları olan sıradan insanlar bile bunu yapabilmektedir.

Savaşın etkilediği bölgelerde, demans ve parkinson hastalığında, kronik ağrıda müziğin yeri araştırılmakta…

” Besteci Maurice Ravel savaş sırasında kamyon şoförü olarak görevlendirilir. Ravel, ön saflara tedarik sevkiyatı yapmak için bol çukurlu yollarda ilerlerken; top mermilerine, keskin nişancılara, zehirli gazlara ve makineli tüfek ateşlerine açık durumdadır. Kışın zemin donmakta, baharda yağmur, savaş alanlarını çamur içerisinde bırakmaktadır. Sürekli tehlikeye açıktır ve uzuvları donmaktadır. Etraftaki sağır edici gürültü kulaklarının sessizlik anlarında bile çınlamasına neden olmaktadır. Ravel, güneşli bir sabahın ilk saatlerinde kasvetli ve bombalanmış kasabaların arasında ilerlerken harap bir şato görür.

Şatonun içinde mucize eseri zarar görmeden kalmış Erard marka bir piyano vardır. Piyanonun başına geçer. Tuşlara dokundukça, piyanodan çıkan müziğin etkisiyle etrafinı saran dehşet erir, yerini heyecan ve mutluluk alır. Kendini hayatının en güzel anlarından biri olan “O An”a bırakır.

Ravel kendini bütün olumsuzluklara kapatmayı başarmıştır. Müziğin etkisiyle düşünce ve duyguları kontrol altındadır. Geçmiş pişmanlıklar da, gelecek kaygısı da yok olmuş, sadece, ” O An” ve çalınan müzik vardır. Müzik ona bütün savaşın olumsuzluklarını unutturmuştur.

Bütün sanatçılar, sanatın içinde kaybolurlar, etraflarındaki dış dünya eriyip yok olur ve tamamen kendilerini ellerindeki işe kaptırırlar. Ravel de travmatik olan savaş ortamını olumluya dönüştürmeyi başarmıştır.

Müzik onun hayata tutunma nedeni olmuştur.”

Kendi kendimizi tam olarak keşfetmeden mutluluğa ulaşamayız. Kendimizi sadece aklımızla ve vücudumuzla değil, duygularımızla da keşfedebiliriz. Bunlardan herhangi biri olmazsa insan olamayız.

Sanat ve Nöroloji/ Müzik ve Beyin

Bir Müzikoloğun Gözüyle- Paul Robertson

Yaratıcı Düşünme Sanatı – Rod Judkins

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s