ALS’linin Işığı…
21 Haziran Dünya ALS günü..Yaz gündönümü .. Güneş ışınlarının Yengeç Dönencesi’ne yılda bir kez dik olarak geldiği zaman…Kuzey yarımkürede en uzun gündüz, en kısa gecenin yaşandığı tarih…En uzun günle birlikte gelen bir başlangıç, bir umudun başlangıcı…
“ALS, kaybederken kazanmayı öğrenme sanatıdır. ” Değerli dostum Alper Kaya’nın bu cümlesi beni çok düşündürmüştü.
Defalarca sordum kendime ? Bir hastalık nasıl oluyor da kaybederken kazanmayı öğretebiliyordu ?
Ancak ALS ailesinin içerisine girip, o güzel insanlarla tanışmam sorumun cevabını en iyi şekilde verdi bana.
Yaşamda hep ilklerimiz vardır. Gözümüzü dünyaya ilk açışımız, ilk aldığımız nefes, ilk ağlayışımız, ilk gülüşümüz, daha birçok ilkler… Oysa yaşamda doğan güneşle başlayan her yeni gün bir ilk, her gece de bir diğer yeni başlangıcın ilki değil midir? Bu süreçte tüm yaşadıklarımız, yaşattıklarımız, iyi ve kötü olarak yaptığımız tüm şeyler, hayata bakış açılarımızla belirlenecektir. Biz yaşama ne sunduysak dönüşüm olup, aynı şeyler yaşamdan bize geri dönecektir.
ALS ailesine dönüp baktığımda bu ailenin içerisinde sadece fedakârlık, sevgi, dayanışma, güzel temenniler, acılar ve sevinçler karşısında tam bir kenetlenme, paylaşım ve gerçek mânâsıyla yürek vardı.
ALS ‘li mücadele ediyordu, hem de sıkıca yaşama asılarak, sarılarak tüm gücüyle, enerjisiyle mücadele ediyordu. Düşündüğümde ortada evet bir şanssızlık vardı, ancak bu şanssızlık bu büyük enerjiyle birlikte aslında hayatın gerçek anlamını bulduruyordu. Olması gereken gerçek anlamı..
Sağlıklıydık ancak biz sadece dünyanın sahte düzeninin peşindeydik, sağlığımızın ve yaşamımızın değerinin ve bize sunmaya çalıştığı güzelliklerin ne kadarının farkındaydık? Oysa bir ALS’ liden umut etmek ve hayata dair öğreneceğimiz o kadar çok şey vardı ki…
Bunları düşündüğümüzde gerçekten ALS, kaybederken kazanmayı öğrenme sanatıydı.
Evet hayat sunduklarıyla her şeyi öğretiyor bize…Önemli olan bu sunulanlardan payımıza düşen iyilik, güzellik, paylaşım ve insaniyet adına ne varsa bunları alabilmek ve büyük bir nezâket içinde sunabilmek…Farkındalığımızı ve gün ışığımızı kaybetmeden, hayata dair umutlarımızı her daim canlı tutabilmek…